BİZİ TAKİP EDİN
FAALIYETLER 05 MART 2019 / 14:49

TARİHİ DİZİLER, TARİH KİTABI YAYINCILIĞINI ETKİLEDİ Mİ

Tarihi dizilerin, tarih kitaplarına etkisi

“Tarihi diziler ‘Tarih Kitabı Yayıncılığını’ etkiledi mi “ Başlıklı Söyleşi Notları

Yayın dünyasından farklı isimleri bir araya getirme gayesiyle hazırlanan programlarımızın üçüncüsünü 20 Şubat 2019 tarihinde Basın Yayın Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Melike Günyüz’ün moderatörlüğüyle gerçekleştirdik. Yazar Ufuk Tufan, Akademisyen Haşim Şahin ve Yeditepe Yayınları sahibi ve Basın Yayın Birliği yönetim kurulu üyesi Mustafa Karagüllüoğlu’nun katıldığı programda tarihi diziler tarih kitapları yayıncılığını nasıl etkiledi sorusuna yanıt aradık. 
Tarihi diziler ‘Tarih Kitabı Yayıncılığını’ etkiledi mi?
Moderatör Melike Günyüz: Son zamanlarda birbiri ardına çekilen tarihi diziler tarihi kitap yayıncılığını etkiledi mi? Daha öncesinde şöyle bir soruyu da anlamlı buluyorum, neden tarihi diziler popüler oldu? Bu başarının arkasındaki sebep nedir? Saray entrikaları ve padişahlar mı, senaryoların gücü mü, oyuncular veya kostümler mi yoksa yapımcıların başarısı mı?  Bu soruyu öncelikle Eskişehir’in tek yazar öğretmeni olarak tanıdığımız Ufuk Tufan’a soruyoruz sizce neydi tarihi dizileri popüler yapan?
 
-Ufuk Tufan: Muhteşem Yüzyıl dizisinin, danışmanı olan Erhan Afyoncu ile yakaladığı popülerlik su götürmez bir gerçek. Diriliş Ertuğrul ise toplumsal karşılığı olmakla birlikte emsalleri için örnek teşkil ederek bu tarz dizilerin sayısını arttırdı. Önceleri tarihi yayın yapan yayınevleri vardı. Örneğin Yeditepe’yi sadece tarihi eser yayınlamasıyla butik yayınevi olarak örnek verebiliriz. Diziler sayesinde bu tarz kitaplara yer veren yayınevleri de oldu, yeni yayınevleri de ortaya çıktı. 
 
-Haşim Şahin: Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu’nun çok önceden uzun yıllar yayınlanan ve sevilen Tarihin Arka Odası isimli programını bir milat olarak düşünüyorum. O programdan sonra, tarihi programlar artarak devam etti. Bu sayede tarih konusu popülerleşti. Bu arada Tarih’in ilgi çeken bir alan olduğu dizi yapımcıları tarafından da keşfedildi. Toplumda karşılığı olan bir alan. Aynı zamanda hamasi duygulara da hitap etmesi açısından ayrı bir önemi haiz. 
 
-Yeditepe Yayınevi sahibi Mustafa Karagüllüoğlu: Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte tarih yayıncılığı baskılandı. Özellikle Osmanlı tarihi yayınları üzerindeki baskı, 90’lara kadar sürdü. 
90’lı yılların ortasında bir kırılma yaşadı. Bunda dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın da etkisi büyük. Özal; Osmanlı arşivlerini açınca kitaplar adeta neşv-ü nema buldu. 
 
-Melike Günyüz: Ufuk Hocam yazarın tarihe sadakati bağlamında soruyorum tarih yazıcılığı nedir? 
 
-Ufuk Tufan: Muhteşem Yüzyıl ilgi gören bir dizi oldu. Toplumun tepkisini çeken bir örnek. Ömrü at sırtında, cihad, gaza, kızıl elma peşinde geçen, hatta sefer sırasında 70’li yaşlarında vefat eden Sultan Süleyman’ı adeta ”tavuk peşinde koşan bir horoz” gibi betimlediler. Çok tepki çekmesine, toplumsal refleksleri canlandırmasına rağmen bir hayra da vesile oldu. İnsanlar tarihin daha doğru bir şekilde yapılabileceğini dillendirdi. Böylece daha farklı diziler de yapılmaya başlandı.

-Melike Günyüz: Dünya da bu işler nasıl yapılıyor?

-Ufuk Tufan: Dünya da 1915’lerde başlamış tarihi kitap ve filmlerin yaygınlaşması. Aslında aynı tarihlerde Türkiye’de de başlanmış hatta devlet teşvikleri de verilmiş. Ama 70’lere kadar pek bir ilerleme sağlanamamış. Muhteşem Yüzyıl yapımcıları tarihi olayların toplumda karşılığı olduğu ve pazar payının olduğu tespiti ile diziyi yaptılar. Sonra Muhteşem Süleyman, Pargalı, Hürrem kitapları doldu ortalık. Bugün insanların nasıl düşünmesi isteniyorsa kurgu da biraz böyle yapılıyor diye düşünüyorum.

-Melike Günyüz: Haşim Hocam, tarihi, arşivden çıkarıp vesika üzerinden değerlendiren tarihçiler bu yeni tarihi roman akımını nasıl değerlendiriyor? 

-Haşim Şahin: Bu noktada Lucien Lefebvre’in bir sözü çok kıymetlidir; “Tarih yoktur tarihçi vardır.“ der kendisi. Roman aslında bir kurgudur. Yazarın tercihi bu kurguyu nasıl oluşturduğudur. Mesela ben Reha Çamuroğlu’nu beğenirim. Roman değil, tarihi gerçekliğin romanlaştırırmış halidir. Tarihi romancılığın en beğenilen ismi de İhsan Oktay Anar’dır. Baskı altında olduğu için, Türkiye’de tarih yazımı çok geç gelişti. 
-Melike Günyüz: Yayıncılık-romancılık bir sonraki neslin başlayacağı noktayı belirler diye düşünüyorum. Mustafa Bey, sizin bir yayıncı olarak tarihi metinlerin yeniden üretilmesi üzerine tecrübeleriniz nelerdir?

- Mustafa Karagüllüoğlu: Özellikle imla meselesi tarihi metinlerin güncele aktarılması noktasında biz yayıncıların en önemli meselelerindendir. TDK’nın imla çalışmasıyla bu sorun çözülebilir mi dersek, maalesef bu yeterli olmuyor. Mesela; Sırf TDK’nın imla kurallarına uyarak kitap basamayız. Bu noktada her yayınevi kendi edisyonunu kendi geliştiriyor. Bir diğer mesele, tarih yayıncılığında doğru editörlerle çalışma meselesi. Bu da oldukça karmaşık bir mesele.

Sonuç Olarak: Tarihi Diziler Tarih Kitabı Yayıncılığını etkiledi. Film yapımcıları gişe endişesi sebebiyle gerçekle alakasız kurguları da dizilere ekleyebiliyorlar. Kitap ta bunu yapmak ise hem kolay değil ve hem de doğru değil. Böyle düşünen pek çok yayıncı var. Yayıncıların ayrıca; arşivlerin geç açılması, yazım/dil kurallarının tek bir standardının olmaması sorunları da var. Buna rağmen tarih kitabı yayımcılığı devam ediyor. Anlıyoruz ki; dizilerin yayımcılık üzerine etkileri olduğu gibi, kitapların da filmler üzerine etkileri devam edecek.